5 Ekim 2012 Cuma

KİM İNANIR?

     Başta fransız ihtilali ve sonra rus ve çin ihtilalleri yüzbinlerce rahip, keşiş kellesi uçurup yüzbinlerce kilise kapatıp ihtilal günlerini tamamladılar. İslamcı denen siyasetçiler, vahşetleriyle kendi giyotinlerini hazırldılar. Yani islamı ve müslümanlığı öyle gözden düşürdüler, öyle rezil kepaze ettiler ki, artık çoluk çocuğundan yetmişine kadar hayatında tek birgün devrimci olmamış insanlar dahi herkes bu kötülüğün müsebbibi acaba islamın kendisi midir çoktan sormaya başladılar. İslamcı taraftarların olup biten hukuksuzluklarla kafalarında bir takım karışıklıklar olabilir, ancak bir kafaları ve içinde akılları varsa, oturup kara kara düşünsünler, bu topraklara dünya güzeli medeniyet değerleri taşıyan ve hala yüzlerce evliyasıyla kalbimizde taht kuran bu islamiyet en zor en korkunç günlerini yaşıyor.
       Fransız ihtilalinin bütn giyotinlerni getirseniz islamcılar'ın islam'a yaptıklarnın yanında az kalır, çünkü en dinsiz olanın dahi saygıyla karşıladığı camiler, minareler, hocalar, diyanet, cemaatler hepsi merhametsizlikleriyle kendi kendilerini yok eden bir rezil kaosun içine sürüklendiler.
       Düşünün adı islam ortada ahlak yok, düşünün adı islam ortada adalet yok, düşünün adı islam ortada merhamet yok...
       Amerikan ajanlarıyla bir hükümet darbesi yapıp ülkeyi ele geçirelim hevesiyle, tarihlerin en büyük medeniyetlerinden birini kurmuş islam'ı yok edip parçaladılar.
       Bu toprakların yarınında artık kim inanır ''müslümanım'' diyene.

23 Eylül 2012 Pazar

 
Bir insanı sevmek, onun kaderini de sevmektir. Şefkat ve Merhamet, başkasının ıstırabına ve sevincine katılmaktır. Dahası ıstırap ve sevinç, merhamet ve şefkati hak eder. Sarılmakta şefkat ve merhametin gülümsemesidir.

16 Eylül 2012 Pazar

AŞKIN ATEŞİ

     Hz. İsa bir seyahat esnasında ateşte yakılmakta olan bir adam görür. Ateşi söndürmek için aldığı suyu boşaltmak isterken bu ateşin bir çocuk ve bir adama dönüştüğünü görünce Hz. İsa hayretler içinde kalarak Tanrı'dan dünyada işledikleri suçu öğrenebilmem için onları eski haline döndür, diye dua eder. Tanrı onları diriltir ve Hz. İsa'nın karşısına bir adam ve bir de çocuk dikilir. Hz. İsa ''siz dünyada ne yaptınız?'' deyince adam, '' Ey Tanrı'nın elçisi ben dünyada bu çocuğa aşık olmuştum.Sonunda bu çocukla beraber oldum'' dedi ve şunu ilave etti ''benden sonra çocuk ta ölünce beni yakmak üzere bir defa çocuk ateş oluyor, onu yakmak içinde bir defa ben ateş oluyorum. Ve bu kıyamete kadar devam edecektir.''                                                                                                                                 (islami bir eser olan büyük günahlar isimli kitaptan. okuyunca sevgilimin beni,bende onu yaktığımı düşününce içim huzur doldu)

2 Eylül 2012 Pazar

USLU ÇOCUK

Bana uslu çocuk ol dediler. bende uslu çocuk oldum. kendi hayatımı hiç yaşamadım. İlkokul yıllarım oyun oynama, doya doya çocuk olma zamanım onu bile elimden aldılar.Duygularımı yaşayayım dedim oda olmadı. Sen busun dediler önüme koydular. Bende hep oyun oynadım. Birgün bu oyun bitecek gerçek kimliğime kavuşacağım. Şu resimdeki masum çocuğa bakın hele, neyi hakk etmiyordu bu çocuk. SEVGİLERİNİ BİLE VERMEDİLER.
(ben çok temizim)

28 Ağustos 2012 Salı

ŞİİR DEFTERİNDEN

REST

Kimlerden yüz buldun
Kimler şımarttı seni
Kiminle anlaştınsa
Tavırların hep değişti
Bakışların çok havalı
Hareketlerin kof ti
Kimler uydurdu kendine
Kim kendine benzetti
Sanma sakın ölürüm
Beni bırakırsan kahrımdan
Bana hava atma,bağlama
Yetmiyorsam çekil yolumdan
Ben sensizde benim elbet
Korkma sensiz ölüp gitmem
Sıkıyorsa artık bu ilişki
Senden önce ben istemem
Resti çeker giderim....  
EGEMEN HIRÇIN
(Şiir defterini paylaşan egemen bey'e çok teşekkür ederim)

24 Ağustos 2012 Cuma

İHTİYARLIK VE BİZ

Geçen gün anne ve babamla oturuken, onların bembeyaz olmuş saçlarını, buruş buruş olmuş yüzlerini görünce bir an daldım gittim. Annem ne oldu oğlum ne düşünüyorsun dedi. Yok bişey diyerek geçiştirdim ama nerdeyse anne ben eşcinselim diyesim geldi ama bunu kaldıramazlardı ki Hele babam öyle birşeyi duysa bana nasıl tepki verirdi belki....Evet bizde birgün yaşlanacağız. Şimdi hayatımızın bahar dönemlerini yaşıyoruz. Canımız istediği zaman partner bulabiliyoruz. Bazen sevgilimizde oluyor. Sevdiğimiz kişinin ellerini,dudaklarını özlüyoruz bazen. Lisedeki aşkımı halen özlüyorum. Onu bir görsem ona sımsıkı sarılmayı hala istiyorum. Birbirimize hiç söylemediğimiz(söyleyemediğimiz) SENİ SEVİYORUM kelimesini canu gönülden söylemeyi çok isterdim. İhtiyarladığımız zaman nasıl olacak; bembeyaz saçımıza, buruş buruş olmuş yüzümüze, içine çökmüş gözlerimize kim bakacak. Ellerimi sımsıkı kim tutacak. NASIL OLACAK...

18 Ağustos 2012 Cumartesi

KARPUZ SORUNU

Memleketimizde malum gündem ve sorunlar çok. Şöyle sıralayacak olursak
Ergenekon sorunu(davası), Tutuklu milletvekilleri, Tazecik yep yeni İran sorunu, Şike davası, Suriye meselesi, Dere yataklarına yapılan toki konutları, CHP nin yeni kadrosu ve bundan sonraki kürt sorunu ile alakalı tutumları, Mhp nin önümüzdeki günlerde yapılacak kongresi, Demokratik açılım(zırva), KCK operasyonları vs. vs. derken aslında pekde yeni olmayan KARPUZ SORUNUMUZ var. Bu sene yazlar çok sıcak geçiyor. İnsan şöyle sulu ve şeker gibi karpuz yemek istiyor(bizim gaylarda istiyor tabi ama benim bahsettiğim karpuzdan değil tabii). Geçen gün bir karpuz alıp içimizi söndürsün dedik ama nerde... Karpuz kabak aşılı çıktı. Karpuzu yiyorsun ama resmen kabak tadı vuruyor. Rengi çok hoş ama gelgelelim tadı iğrenç(Allahın nimetinde kusur bulunmaz ama) Anlıyacağınız bu memleketi yönetenler bizi karpuz yeme zevkinden mahrum bırakıyorlar.(bu işin arkasında amerika var. amerikanın arkasında kim var israil var paranoyasına benzedi sanki) son sözüm şudur; KABAK AŞILI KARPUZLARA HAYIRRRRRRR....

17 Ağustos 2012 Cuma

ARKA SOKAK

                                                                    ARKA SOKAK
Kanalda(eşcinsel arkadaş arama sitesinden biri) tanıştık. 2,5 saat geldi benim için. Konuşurken bana yalan söylemediğine inanıyorum dürst bir insansın sözleri beni etkilemişti.Minübüsle gelecekti saat17:30 arbasıyla.Araba saat 17:00 da hareket edince bir an gelemiyecek diye çok korktum. Ama onu görmeyi o kadar çok istiyordum ki; bu isteğim galip geldi bir yolunu bulup gelmesini sağladım. O kadar heyecanlıydım ki içtiğim sigara artık boğazımı kurutuyordu.Yutkundukça heyecanla karışık acı meydana geliyordu. Sonunda araba gözüktü ve arabadan indi. Hoşgeldin dedikten sonra ofisime çıkıp yaptığım işi felan anlattım oda bende çekiniyorduk. Üzerinde bir ti-şort ve renginin ne olduğunu  unuttuğum bi keten pantolon vardı. Tam cix giyinmişti ama çokta yakışıyordu. Eve nasıl gideceğiz diye düşünmeye başladım. Ya biri görürse El Alem Ne Der korkusu başladı. Arka sokaktan eve gitmek durumunda kaldık. Arka sokaktan götürme durumu içimi o kadar sızlattı ki anlatamam eve geldik bu sızı devam etti. Ama o gülüşü ve bakışıyla bana bunu unutturdu. Bir ara boğazındaki mercan taşı kolyesine bakarken göz göze geldik eridim bittim. Ne olurdu bu memlekette EŞCİNSELLERE ÖTEKİ GÖZÜYLE BAKILMASA, NE OLURDU...Şimdi gelelim (bu hatıramı okurken ooo buda ne ki ben daha fazlasını yaşadım dediğinizi duyar gibiyim) kurufasulyenin faydasına bu anıyı bana yaşatarak böyle bir sayfayı oluşturma fırsatını aklıma, kalbime yerleştiren ve bu anının kahramanı DEĞERLİ ARKADAŞIMA çok çok teşekkür ederim.